Akıl oyunları

Akıl oyunları
Türk internet oyunu sektöründe patlama bekleniyor. Ancak bunun sosyal sonuçları şimdiden ele alınmalı.
Kemal Pehlivanoğlu
2009-05-25 16:25:44

Second Life
Diğer Yaşam Haberleri
Turist umduğunu değil bulduğunu yer
Bakıcılar da bakıma muhtaç
İlişkili Haberler
Bulutlu bir mesajınız var
Yol ayrımı
Hepsini Göster
Yazı Boyu
Yazdır
Bize Yazın
Arkadaşına Gönder
On bir kişiden oluşan iki takım maç yapıyor. Biraraya gelmeleri, bir saha tutmaları gerekmiyor. Sakatlanma riski yok. Koşup yorulmuyorlar. Fakat yine de profesyonel bir futbol maçındaki gibi 22 kişiler ve alışılmadık bu sahada birbirlerine taktik dahi verebiliyorlar. Bu oyun, geliştiricisi Mevlüt Dinç ve Türk Telekom'un yaptığı anlaşmayla internet üzerinden oynanacak. Adı "I Can Football". İnternet oyunları geliştiren CEİDOT stüdyolarının yapımcı ve yöneticisi Erkan Bayol, Cem Yılmaz'ın senaryosunu yazıp yönettiği AROG filminin de Türk Telekom tarafından oyunlaştırılma aşamasında olduğunu söylüyor.

Bu örnekler, Türkiye'de uzun süredir kısırdöngü içinde olan internet oyunu sektörünün makro ekonomiye eklemlenmeye başladığını ve Türk Telekom'un ardından yeni büyük oyuncuların da bu pazara gireceğini gösteriyor. Nedenini ise rakamlar açıklıyor. Dünya oyun piyasası 40 milyar dolarlık bir hacim yakaladı ve önümüzdeki yıl yüzde 10 ile 13'lük bir büyüme bekleniyor. Türk Telekom ile üretilen oyunların son kullanıcıya sunuluşunda ortaklığı bulunan SETİ Yapımcılık yetkilisi Sinan Akkol, Türkiye'de pazarın 35 milyon dolar civarında olduğunu, buna internet oyunlarında dönen para dâhil edildiğinde pazarın 75 - 90 milyon dolara ulaştığını tahmin ettiklerini söylüyor. Üstelik "Krize rağmen yıl sonunda büyüme bekliyoruz" diyor Akkol.

Dünyadaki oyun sektörü Firefox, İnternet Explorer gibi tarayıcılar üzerinden oynanabilen, "kutulu oyun" (dükkânlarda kutu içinde satılan oyunlar) gibi üç boyutlu, yüksek kaliteli, çok oyuncuyla oynanabilen oyunlara geçme hazırlığında. Bayol bu gelişmeyle birlikte kurulum gerektiren üst düzey kalitede oyunların çoğunun internet üzerinden oynanmaya başlayacağını söylüyor. Yani şifreyle elinizin altındaki herhangi bir bilgisayardan oyuna kaldığınız yerden devam edebildiğiniz oyunlardan söz ediyor. Bu gelişme, aynı zamanda 1 - 2 GB (gigabyte) boyutlarındaki bu oyunların kablosuz mobil platformlara da yayılması anlamına geliyor. Ortalama bir PC'den çok daha ucuz ve çok daha hafif, taşınması kolay ve büyük bir hızla kullanılmaya başlayan Netbook'lar bu oyunları her an elinizin altına getirecek.

Türkiye'de internet oyunlarında 500 milyon dolarlara kadar çıkacak bir pazar hacmi bekleniyor. Zira bu oyunların gelişmesi için gerekli dinamikler oluşmaya başlıyor. ODTÜ Teknokent'te Zibumi Oyun Geliştirme Grubu'ndan Elif Buğday, oyun geliştiriciler ile reklâm yapımcılarının artık dirsek temasına girdiğini söylüyor. Oyun endüstrisinde iki farklı reklâmcılık türü var. Reklam oyunlar (Advergaming) ve oyun içine reklâm yerleştirme (In game advertisement). "Reklâm oyun" bir oyunun bir ürün markasının pazarlanması için geliştirilmesi demek. Reklâm yerleştirmedeyse oyun bu amaçla geliştirilmiyor ama içine reklâm alınıyor. Tıpkı oyundaki basketbol sahasının sanal reklâm panolarına ya da oyuncuların tişörtleri üzerine ürünün logosunun yerleştirilmesi gibi. Reklâm oyunlarının diğer internet oyunlarından farkı ise tüm hikâyenin, kuralların, karakterlerin ürünü ön plana çıkarmak üzere kurgulanması. Buğday, bu konuda kendilerine gelen taleplerin arttığını ve piyasanın canlandığını ifade ediyor.
Sürdürülebilir hale getirilen böyle bir sektör, bir ülkeye ciddi katkılar sağlayabilir. Sektörde dünya lideri Güney Kore, internet oyunlarında iş modelleri örnekleri oluşturarak bunları ihraç ediyor. Türkiye'nin sürdürülebilir bir oyun sektörüne sahip olabileceğini bu alandaki yabancı araştırma kuruluşları da doğruluyor. Önde gelen oyun sektörü araştırmacı kuruluşlarından ABD merkezli DFC Intelligence'a göre "2012'de Türkiye'nin de içinde bulunduğu Doğu Avrupa, pazarın en gelişkin olduğu Kuzey Amerika ve Güney Kore'yi geride bırakıp pazar öncüsü olacak."

Ancak bir sorun var: İşin psiko-sosyal boyutu. İnternet bağımlılığı üzerine çalışan Sırp Pırgıç Ermeni Hastanesi'nden Doç. Dr. Özgür Öztürk "Durum oralarda çılgınlığa dönüşmüş, insanlar oyun oynarken uykusu gelmesin diye ecstasy ve türevleri haplar tüketiyor, kronik uykusuzluk ortaya çıkıyor, ekrana uzun süre bakmaktan ötürü retina yırtıklığı gibi göz problemleri, epilepsi vakaları artıyor" diyor. 12 yaşında bilgisayar bağımlısı bir Türk çocuğun vakasını örnek gösteriyor Öztürk. Bilgisayar başından kalkmayan, yaşıtlarına göre çok akıllı, okulun kendisine vereceği bir şey yok diye okula gitmeyen bir çocuk bu. "Bilgisayarla arasına giren hiçbir şeye tahammül edemiyor. Annesi müdahale ettiğinde onu dahi dövmeye yelteniyor" diyor uzman. Bu tip vakaların sayısı artmış, ayda bir iki internet bağımlısıyla ilgilenmeye başlamışlar.

Dünya'da 10 milyonun üzerinde kullanıcısıyla en büyük internet oyunu olan World of Warcraft'ın müdavimlerinden Can Değer, oyundaki sanal klanıyla 4,5 senedir birlikte hareket ediyor. Aralarında bir 'kanka' ilişkisi doğmuş, ortalama 15 günde bir "dışarıda takılıp içiyorlar." Bu oyunlarda öyle güçlü bir bağ kuruluyor ki, Değer bu durumu "klanında tanıştığı birini kendi çalıştığı firmaya soktuğunu" söyleyerek açıklıyor. Bu örnek, ilişki kurma tarzlarındaki değişimin işareti. Durumu doğru değerlendirmek için belki mevcut kavramların yeniden kodlanması gerekiyor. Oyun sektörünün makro ekonomiye eklemlenerek büyümesiyle sanal ilişki ve gerçek ilişkiler iç içe geçebilir ve kendi yan etkilerini de yaratabilir. Ortadoğu, Arap Yarımadası ve Türki Cumhuriyetleri de kendine pazar olarak gören Türk oyun sektöründeki büyümenin ekonomiye katkı sağlayacağı muhakkak. Fakat beraberinde getireceği yan etkileri tespit ve tanımlama için akademisyenlere Güney Kore örneğini ciddi olarak inceleme ödevi düşüyor.