Private label, üreticileri ikiye böldü
İşin ilginç yanı, üretim cephesinin ikiye bölünmüşlüğü.
Haber : Fatoş Bozkuş / 18 Nisan 2010 Pazar
Organize perakendeciliğin gelişmesiyle birlikte market markalı (private lable-PL) ürünlerin hızlı tüketim içindeki payı gün geçtikçe artıyor. Geçen yıl market markalı ürünlerde yüzde 30’lara yakın büyüme söz konusu oldu. Bu yıl da büyümenin aynı oranlarda olması bekleniyor. İç piyasa ve ihracatla beraber 3 milyar dolar büyüklüğe ulaşan market markalı ürünler arasında gıda en çok rağbet gören ürünlerden.
Ancak TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu geçtiğimiz günlerde kendi markasıyla gıdaya dayalı üretim yapan sanayilerin PL ürünler yüzünden büyük risk altında olduğu yolunda bir açıklama yaptı.
Hisarcıklıoğlu, artık sanayicilerin zincir mağazaların kendi markaları için üretim yapan taşeronlar haline geldiğini belirterek “Yakın zamanda zincir mağazalar bu ürünleri ithalat yoluyla da Türkiye'ye getirmeye başlarlar. Gıda sanayimizi yavaş yavaş kaybetmek üzereyiz" diye konuştu.
Meclis gündemine gelmek için bekleyen ‘Alışveriş merkezleri, büyük mağazalar ve hipermarketler yasa tasarısı’nda gündeme getirilen PL ürünlerin toplam cironun yüzde 20’siyle kısıtlanmasında geri adım atılmasıyla beraber bu konu iyice tartışılır oldu.
Ekonomist olarak hem Hisarcıklıoğlu’nun bu görüşünü hem de tasarıdaki son değişikliği taraflara sorduk. Ve gördük ki markalı üretim yapanlar Hisarcıklıoğlu gibi düşünürken PL üretim yapanlar hallerinden memnun.
Şirketler markalaştı
Market markalı ürünlerin satışının sınırlandırılmasının sakıncalı bir uygulama olduğunu dile getiren Metro Toptancı Market Genel Müdürü Hakan Ergin, Türkiye’de market markalı ürün üreten ve çoğu küçük ve orta boy üretici olan şirketlerin ayakta kalması ve piyasada fiyat dengesi için bunun şart olduğ unun altını çiziyor.
Private label konusuna hem üretici, hem tüketici hem de perakendeci açısından bakmak gerektiğini söyleyen Kiler Genel Müdürü Nihat Özdemir, birçok KOBİ niteliğindeki işletmenin PL üretimle büyüdüklerini ve sonrasında markalaştıklarını gözden kaçırmamak gerektiğine dikkat çekiyor. Yasayla talebin durdurulmasının yanlış olduğunu belirten Özdemir, bu konudaki düşüncelerini şöyle dile getiriyor:
“Bizim satışlarımızda market markalarının oranı yüzde 5. Dolayısıyla yasa bizi çok etkilemiyor. Ancak bilinmesi
Private label, üreticileri ikiye böldü
İşin ilginç yanı, üretim cephesinin ikiye bölünmüşlüğü.
Haber : Fatoş Bozkuş / 18 Nisan 2010 Pazar
gereken bir konu var ki private label ürünlerle markalı ürünler arasındaki fiyat farkı gittikçe daralıyor. Yasayla rekabetten kaçmamak gerekiyor. Şirketlerin verimlilik artırıcı esaslar üzerinde durması gerekiyor. Yurt dışından alım konusunda kurallar var eğer bir tehlike görülürse onlar çalıştırılır. Private label sayesinde markalaşan firmalar olduğunu unutmamak lazım. Tüketiciyi üç beş firmanın markalı ürünlerini almaya zorlamak yanlış.”
Üretici halinden memnun
CarreforSA Kurumsal İlişkiler ve Hukuk Direktörü Merter Özay, geçen yıl müşterilerin private label ürüne bakış açısındaki pozitif değişim ve tamamlayıcı kategorilerdeki ürün sayılarındaki artışın bu ürünlerin ciro içindeki payını yükselttiğini dile getiriyor. Özellikle bakliyat, pirinç, şeker, yağ, un, kağıt, deterjan gibi yüksek tüketim hızına sahip olan ürünlerin müşteriler tarafından ilgi gördüğünü dile getiren Özay, atıştırmalık, organik ve sağlıklı ürünlerde de üretim yaptırdıklarının altını çiziyor. Gıda kategorisinde sadece yerli üreticilerle çalıştıklarının altını çizen Özay, gıda dışı kategorilerde ise sınırlı sayıda ithal üretici ile işbirliği içinde olduklarını belirtiyor.
“Atıl kapasite değerlendiriliyor”
Büyük zincir mağazalara poşet ve demlik çay üretimi yapan Hey Gıda Genel Müdürü Hakkı Gürkan, PL üretim sayesinde atıl kapasitelerini değerlendirdiklerinin altını çiziyor. Gıda ürünlerini dışarıdan almanın hem lojistik hem de fiyat avantajı konusunda çok da mümkün olmadığının üzerinde duran Gürkan, PL üretimin tüketici kadar üreticiye de avantaj sağladığını belirtiyor ve “Bu sayede markalaşan şirketler var” diye konuşuyor.
Üretiminin bir kısmını market markalarına gerçekleştiren Bahçıvan Gıda’nın sahibi Erdal Bahçıvan, PL’ın çağın
Private label, üreticileri ikiye böldü
İşin ilginç yanı, üretim cephesinin ikiye bölünmüşlüğü.
Haber : Fatoş Bozkuş / 18 Nisan 2010 Pazar
gerçeği olduğunu ve bundan fırsat çıkarmak gerektiğini söylüyor. Her şirketin markalaşamadığını dile getiren Bahçıvan, market markalı üretimin böyle şirketler için fırsat olduğunun altını çiziyor. Almanya’da satışların yüzde 50’sinin market markaları olduğunu, Türkiye’de ise bu oranın henüz yüzde 10-20 arasında bulunduğunu dile getiren Bahçıvan, “Biz market markalarına ihracat yapabiliyorsak, bu alanda ithalat da olabilir” diye konuşuyor.