Stuff Yazı

Stuff Yazı
Posted on 19/07/2010 by admin
Oyunlar konusunda biraz geçmişinizden ve kendinizden bahsedebilir misiniz?

1979 yılında yüksek lisans için gittiğim İngiltere’de bir fabrikada işçi olarak çalışırken bir iş arkadaşımın öneri ve tavsiyesi üzerine ilk oyun bilgisayırım olan ZX Spectrum ile tanıştım. İki yılda kendi kendimi geliştirerek oyun programcışlığını öğrendim ve ilk profesynel oyunumu 1985 yılında İngiliz Telekom’a sattım. 1988 yılında İngiltere’deki şirketim Vivid Image’i kurarak o dönemde oyun tutkunları arasında çok kullanılan Amstrad, Spectrum ve Amiga gibi bilgisayarlar için dünya çapında tanınan oyunlar geliştirdim. Bu oyunlardan Enduro Racer (Amstrad), Last Ninja II (Spectrum/Amastrad), Hammerfist (Amiga), Time Machine (Amiga), First Samurai (Amiga/Nintendo SNES) ve Street Racer (Nintendo SNES) ile çeşitli ödüller kazandım. İngiltere’de oyun sektöründe 15 yıl boyunca çalıştıktan sonra ülkemizde oyun sektörüne öncülük etme hedefiyle Türkiye’ye dönme kararı aldım. Dünya devi Intel İngiltere’deki ekibimle geliştirdiğim ‘Actor’ adlı oyun motoru ile geliştirdiğimiz teknoloji demosunu 2000 yılında P4 işlemcisinin dünya çapındaki tanıtımında kullandı. Türkiye’de, ‘Actor’ üzerindeki çalışmalarımıza yerli ekibimizle devam ettik. Türk Telekom çatısı altında Sobee Studios’daki ekibimiz ile Türkiye’de dünya standartlarında geliştirilmiş profesyonel oyunlara imza atıyouruz. Üç boyutlu, etkileşimli ve çok kullanıcılı oyunlar geliştirilen Sobee Studios, gerçek ortam modellemesi ve simülasyonu üzerine yaptığı çalışmalarla farklı alanlarda da faydalı ürünler geliştirmeyi hedefliyor.

İstanbul Kıyamet Vakti ne zaman başladı? Fikir nasıl doğdu? Ne gibi süreçlerden geçtiniz? Türkiye’de oyun yapmak için ne gibi zorlukları geçmeniz gerekti?

2007 yılında oyunseverlerle buluşturduğumuz İKV oyununu 3 yılda 7 kişilik tamamı Türk geliştiricilerden oluşan bir ekip ile yarattık. Başta da bahsettiğim gibi kariyerimin en üst noktasında iken Türkiye’ye geldim, bu da oyun sektörünün ülkemizde oluşmasına ne kadar önem verdiğimi gösteriyor. 2000 yılından Türk Telekom grubuna katılana kadar geçen 8 senelik süre zarfında oldukça zorlu bir mücadele verdim. Bütün olumsuzluklara rağmen oldukça iyi yol aldık. Yaptığımız çalışmaların doğru olduğunu ve doğru yolda ilerlediğimizi gösteren en önemli örnek, Türk Telekom gibi bir devin Sobee’yi bünyesine katmasıdır. Tabii ki bu noktada Paul Doany’nin vizyonu ve teknolojiye verdiği önem ana etkendir.
2002 yılında İstanbul’un önemli tarihi ve kültürel mekanlarını 3B ortama taşıma gibi çok önemli ve iddialı bir fikrim vardı. Bunun kolayca ülkemizde geliştirmenin ve buna yeterli destek bulmamın zor olacağını anlayınca İstanbul’da geçen bir oyun yapmanın daha iyi bir seçenek olduğuna karar verdim. O sıralar online oyunlar hakkında özellikle uzak doğuda çok olumlu ve pozitif gelişmeler vardı. Kopyacılık sorununa da çözüm getiren bu yeni gelişmenin ülkemiz için de çok önbemli olabileceğine karar verdik ve ekbimle hem Sobee’nin hem ülkemizin ilk devasa online oyununu yapma kararı aldık. Halen bile Avrupa’nın bir sürü ülkesinde olmayan online oyun geliştirme beceri ve birikimini ülkemize kazandırdığımızdan dolayı hem çok mutluyuz hem de çok doğru gururlu.

Oyun konusunda Türkiye’de federasyon gibi önemli gelişmeler var. Bunlardan bahsedebilir misiniz?

Türkiye’de belli ölçülerde bir oyun pazarının bulunduğu söylenebilir. En azından şu anda ağ üzerinden oyun oynayan 10 milyonun üzerinde bir oyuncu kitlesine sahibiz. Bu kitlenin oldukça büyük olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye’nin oyun potansiyeli oldukça yüksek seviyelerde. Biz Türk Telekom’un konum ve gücnden en iyi şekilde yararlanarak bu potansiyeli en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz. İlerleyen zaman içerisinde çok daha büyük hamleler ve adımlar atacağımızı söyleyebilirim. Bu noktada Türkiye’de federasyon kurulmasına yönelik çalışmalarda Sobee Studios olarak etkin bir rol aldığımızı söyleyebilirim.

Kendilerini kaptırıp fazla oyun oynamaya eğilimli gençler için önlemleriniz var mı?

Fazla oyun oynamaya yönelik olarak özellikle oyunlarda çeşitli önlemler almaya yönelik çalışmalar yürütüyoruz. Oyunlar içerisinde oyunculara yönelik olarak uzun süre oynadığını belirten uyarılar koymayı planlıyoruz. Yasaklamak hiçbir zaman çözüm olmamıştır. Özellikle çocuklara yönelik olarak büyüklerin yönlendirici bir rol üstlenmesi gerekiyor. Çocukluk döneminde sokakta oyun oynamaktan kendimizi alamadığımızı hatırlıyorum. Günümüzde çocuklar için bilgisayar oyunları da böyle bir etki yaratabiliyor. Ancak oyunları sadece olumsuz anlamda düşünmek haksızlık olacaktır. Oyunlar aynı zamanda çocukların öğrenme sürecine de katkıda bulunuyor, beyini sitimüle ediyor, el göz koordinisayonun gelişiminde çok büyük katkı sağlıyor. Ayrıca tek taraflı etkileşimin olduğu televizyon ve sinema ile karşılaştırdığımızda oyunların TV’den çok daha yararlı olabileceğini düşünüyorum.

Genişleme paketi “Derindeki Sır”dan bahsedebilir misiniz?

Yeni kutu ile birlikte gelen ‘Derindeki Sır Eklentisi’ ile 49 seviye limitine ulaşan, Yeraltı, Meran Şehri, Hidra mağaraları ve Er Meydanı(Battleground) ile yeni bölgelere doğru genişleyen İKV evreni, Derindeki Sır Grup Bölgeleri (Instance) Eklentisi ile oyunculara bambaşka oyun deneyimleri sunmayı amaçlıyor. Sadece 6 kişilik gruplar ile girilebilen özel bölgelerde gizemli görevler, güçlü düşmanlar, göz kamaştırıcı ödüller ve zorlu bilmeceler oyuncuları bekliyor. Düşünen Adam, Motorin, Kenan, Zahir, Junon, Centurion gibi bir çok Şef(Boss) düşman, oyuncuların taktik yeteneklerini sınarken, yeni eklenen mor renkli Nadide eşyalar ve yepyeni Şaheserler, oyuncular tarafından kullanılmayı bekliyorlar.

Teknolojik bağımlılıklarınız var mı? Mesela favori bir cihazınız?

Klasik anlamda hayır, yani tahmin edileceği gibi işimden dolayı iPhone vs gibi en son teknolojilere ilgim olur düşünülürse bu anlamda ilgim çok düşük seviyede. Uzun süre aynı telefonu kullanırım, Blackberry’im var ne zaman değiştiririm bilemiyorum. Ama muzik dinlemek ve filim izlemek için çok iyi bir sistemim var, buna hem iyi zaman hem de iyi para ayırıyorum, teknoloji anlamında hobim hifi ekipmanı diyebilirim.

Kendi oyununuz dışında takip ettiğiniz ve zaman ayırdığınız oyunlar var mı?

Her ne kadar oyunların yaratıcısı olsam da oyuncu olarak bir oyun tutkunu olmadığımı hatta oyun oynamadığımı söyleyebilirim. Ancak tabii ki kendi yaptığımız oyunları denemek için oynuyorum. Şu ana kadar en çok oynadığınız oyun hangisi diye soracak olursanız biraz da futbola olan tutkundan olsa gerek ‘I can football’ diyebilirim ama yoğunluktan ona da zaman ayıramıyorum artık!

Oyun konsollarından birini kullanıyor musunuz?

Hayır, kızımın ve oğlumun var, arada sırada onlarla oynuyorum, zorla oynatıyorlar bazen, beni yenmek için!

Şu an gündemdeki konulardan biri de Project Natal ve hareketli duyarlı oyunlar. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Oyun dünyasının geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Nintendo Wii’nin başarısı ortada, dolayısıyla herkes oraya doğru yöneliyor haklı olarak. Oyun dünyası hem teknolojik hem de içerik anlamında lider olmayı sürdürecek gibi görünüyor. Bence ilerde çok daha fazla online oyunlar olacak, konsollar da online oyunlara daha çok ağırlık verecek. Sosyal oyunlar ve ara sıra kısıtlı zamanlarla oynanan Casual dediğimiz ıyunlar da büyümeyi sürdürecek.

Sobee Studios’un büyümesi ve ikinci bir oyun veya İstanbul’un İngilizce versiyonunun çıkması gibi ihtimaller var mı?

Sobee Studios, sadece oyun alanında değil gerçek ortam modellemesi ve simülasyonu üzerine yaptığı çalışmalarla farklı alanlarda da faydalı ürünler geliştirmeyi sürdürüyor. Daha önce de duyurduğumuz kapsamlı Marvel Lisans Anlaşması gibi girişimlerimizle Sobee’nin farklı alanlardaki etkinliğini genişletmeyi hedefliyoruz. Bu anlaşma çerçevesinde, dünya çocuklarına armağan edilmiş olan 23 Nisan’da Marvell’in Spiderman, Ironman gibi ünlü karakterlerini Türkiye’de Sobee’nin yarattığı kahraman ‘Süpercan’ın davetlisi olarak ağırlamış ve bayarım çoçuklara birlikte kutlamıştık. Süper Can, Marvel’in dünyaca ünlü süper kahramanlarının yeraldığı heyecanlı ve sürükleyici maceraların olduğu oyun ile, önümüzdeki aylarda evlerimize misafir olacak.