Yeni ve Gelecek Vadeden Meslekler - 2
Yazan: Prof.Dr. Muammer Kaya / Ergün Çetin 27 Temmuz 2010, Salı Sayfayı Yazdır Tavsiye Et Paylaş
Gerçek ve tüzel kişilere ait işletmeler ise hukuki sorunlarında avukatlara yönelmekte avukatının yönlendirmesiyle hareket ettikten sonra “avukat beni yanlış yönlendirmiş, bilmiyordum” diye sızlanabilmektedir. Ticari meselelerinde muhasebecisine yönelirken de sonuçta muhasebecisinin hata yaptığından yakınabilmektedir. Özellikle yeni girişimciler de karşılarına çıkan mevzuatlar nedeniyle zorluklar yaşamakta bazıları iş yeri açamadan vazgeçmek zorunda kalabilmektedirler.
Bu araştırmanın ilk bölümünü burayı tıklayarak okuyabilirsiniz.
Hukuk ve Mevzuat Müşavirliği
Üniversitelerin Hukuk Fakültelerinde Genel Hukuk eğitimleri verilmekte lisans düzeyinde bir uzmanlaşma söz konusu olmamaktadır. Örneğin Ticaret, Adli suçlar, Terör ve AB Hukuku konularında uzmanlaşmış avukatlar yetiştirilmediği gibi İdari davalarda da uzmanlaşmış avukatlar bulunmamaktadır. Avukatlar mükellef talepleriyle vekâlet ettikleri davalarla kendilerini geliştirirlerken de kılavuz olarak Yargıtay kararlarını emsal almaktadırlar. Bu durum ise olaya ve mevzuatlara göre farklılık arz ettiği durumlarda yanlış yorumlara haksız yargılara yol açabilmektedir.
Gerçek ve tüzel kişilere ait işletmeler ise hukuki sorunlarında avukatlara yönelmekte avukatının yönlendirmesiyle hareket ettikten sonra “avukat beni yanlış yönlendirmiş, bilmiyordum” diye sızlanabilmektedir. Ticari meselelerinde muhasebecisine yönelirken de sonuçta muhasebecisinin hata yaptığından yakınabilmektedir. Özellikle yeni girişimciler de karşılarına çıkan mevzuatlar nedeniyle zorluklar yaşamakta bazıları iş yeri açamadan vazgeçmek zorunda kalabilmektedirler.
Mevcut yasa ve mevzuatlar yanısıra Resmi Gazetede yayımlanan yasa ve tebliğler dışında kamu kurumlarının yönergelerini de iyi takip edecek uzmanların yetiştirilmesiyle toplum yaşamında ve iş dünyasında ihtiyaç duyulan talebin karşılanabileceğini ve bu eğitimin vatandaşla devlet arasındaki bağları da güçlendireceğini düşünüyoruz.
Üniversitelerin Hukuk veya İdari Bilimler Fakültelerinde açılacak uzmanlık alanında yapılacak akademik çalışmalarla Yasa ve mevzuatların geliştirilerek uluslar arası normlara kavuşturulması temin edilirken mezunları da serbest müşavirlik yapabilecekleri gibi avukatlarla ortak çalışabilir, kamu kuruluşlarında ve büyük özel işletmelerde istihdam edilebilirler.
Sibernetik Mühendisliği
Sibernetik, makine ve canlılarda kontrol ve haberleşmenin şartlarını ve kânunlarını tespit eden bilim dalıdır. Sibernetik, canlıların hareket kabiliyeti ile makineler arasındaki çalışma benzerliklerini araştırır. Sibernetikte makine durum değiştirme, yani transformasyon kabiliyetinde olan her türlü dinamik sistem anlamına gelir. Gerek makinelerin, gerekse canlıların bütün faaliyetleri, birer transformasyondan ibarettir. Makinelerde transformasyon, enformasyon ve feed-back kontrol sistemiyle gerçekleşir buna Otomatik Kontrol Sistemleri denilmektedir. Canlılar da bilinç ve zihinsel faaliyetlerle gerçekleşen transformasyon kabiliyeti teknolojinin ilerlemesiyle bir ölçüde makinelerde de gerçekleştirilebilmektedir.
Sibernetik makineler de geliştirilen bilgi alışverişi ve bu bilgi alışverişiyle denge kurma ve yönetim kabiliyetini makine ve insan arasında karşılıklı bilgi alışverişiyle yönetme kabiliyetini gerçekleştirir.
Uçakların otomatik pilota bağlanarak yol alması, gemilerin açık denizde rotasını belirleyerek yol alması, otomobiller de yol kontrol sistemlerinin geliştirilmesi ile robot teknolojileri sibernetik biliminin gelişimiyle mümkün olmuş, sibernetik teknolojiyle üretilen medikal cihazlar da tıbbın hizmetine sunulmaktadır.
Sibernetik konusunda çeşitli üniversitelerimizde çalışmalar yapılmakla beraber halen bir bilim dalı misyonuna sahip değildir. Dünyanın bir çok ülkesinde küçük devletler de bile Sibernetik Enstitüleri kurulmuş sibernetik biliminde Ar-Ge çalışmaları yapıp Sibernetik Mühendisleri yetiştirirken bu hususta eksik kalmamız üzücüdür.
Üniversitelerimizde Sibernetik bilim dalının kurulması, Sibernetik Enstitülerinin açılması, Mühendislik Fakültelerinin Sibernetik Mühendisleri yetiştirmesiyle ülkemizde ileri teknoloji yatırımlarına ilgi büyüyecek, bilim adamlarımız sibernetik teknolojisinin gelişiminde büyük adımlara ortak olabilecektir.
Genetik Mühendisliği
Genetik mühendisliği, canlıların kalıtsal özelliklerinin değiştirilerek, onlara yeni işlevler kazandırılmasına yönelik araştırmalar yapan bilim alanıdır. Genetik mühendisleri, genlerin yalıtılması, çoğaltılması, farklı canlıların genlerinin birleştirilmesi ya da genlerin bir canlıdan başka bir canlıya aktarılması gibi çalışmalarla uğraşırlar.
Genetik mühendisliği, bilim insanlarının genleri bir organizmadan alıp diğerine aktarmalarına imkân veren bir teknolojidir. Bu teknoloji; nükleik asit hibridizasyon, rekombinant DNA, PCR, RNA,hücre kültürü ve monoklonal antikor tekniklerini içerir.
Genetik Mühendisliğinin uygulama alanlarının başında endüstri gelmektedir. Çeşitli endüstriyel ürünlerin (ilaç, besin vb.) istenilen nitelikte üretilmesi için yapılan çalışmalar bu teknolojinin daha da gelişmesine neden olmuştur. Tıpta özellikle kalıtsal hastalıklarının tanısının yapılmasında, tarım ve hayvancılıkta istenilen özellikte ürünlerin elde edilmesinde, çevre kirliliğin önlenmesi, madencilik vb. gibi pek çok alanda yine genetik mühendisliği kullanılmaktadır.
Bugün, genetik mühendisliği uygulamalarıyla daha sağlıklı yiyecekler, daha güvenli temiz bir çevre ve sağlık alanındaki gelişmeler insanlara sunulmaktadır. Günümüzde büyük bir hızla gelişen bu teknoloji, özellikle gelişmiş ülkelerde bir yarış halini almıştır. Hemen hemen tüm çevreler 21. yüzyılın "Biyoloji Çağı" olacağı görüşünü, büyük ölçüde moleküler düzeyde ve biyoteknolojide genetik mühendisliği tekniklerinin gelişmeleriyle ilişkilendirmektedir.
Üniversitelerimizde Genetik Mühendisliği bulunmamakla birlikte Genetik teknoloji Bilim dalı olarak Tıp Fakültelerinde ve Fen Edebiyat Fakültelerinde önemli çalışmalar yapılmakta, başta İTÜ ve Boğaziçi Üniversitesi olmak üzere birçok üniversitemizde Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümleri lisans ve lisansüstü düzeyinde eğitim vermektedirler.
Nanoteknoloji Mühendisliği
Nanoteknoloji, maddeyi atomik ve moleküler seviyede kontrol etme bilimidir. Genel olarak malzemelerin atom atom ya da molekül molekül işlenmesi, ayrılması, birleştirilmesi ve bozulmasıdır. Maddenin nano boyutta kütle halinden farklı özellikler göstermesi, kütle halinde iken bir başka maddeyle reaksiyona girmeyen bir maddenin nano boyutta tam tersi özellik göstermesi nanoteknoloji bilimini önemsetmektedir. 1 nm, metrenin milyarda biridir.
Fizik, malzeme, elektronik, kimya, biyoloji gibi bilim dallarında nanoteknoloji çalışmaları yapılmaktadır. Nanoteknolojinin tıp, elektronik, bilişim, iletişim, savunma, uzay, malzeme, çevre, kimya, tekstil, gıda ve enerji üretimi gibi alanlarda uygulanma potansiyeli vardır. Dünyada nanoteknoloji alanındaki araştırmalar; ABD, AB, Japonya, Çin, G. Kore eksenli olarak yoğunlaşmıştır. Ayrıca Tayvan, İsrail, Kanada, Rusya ve Singapur’da da önemli çalışmalar yapılmaktadır.
Ülkeler nanoteknolojiye çok büyük miktarda yatırımlar yapmaktadırlar. Nanoteknolojiyle üretilen ürünler hızla yaşamımıza girmektedir. Kişisel bakım ürünleri, cam, seramik, LED televizyonlar, tekstil ve tıbbi sağlık malzemeleri nanoteknolojiyle üretilerek kullanıma sunulmaktadır. Türkiye de Bilkent, İTÜ, ODTÜ, Sabancı Üniversiteleriyle TÜBİTAK Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsünde kurulan Nanoteknoloji Araştırma Merkezlerinde önemli çalışmalar yapılmaktadır.
Nanoteknoloji Mühendisliği yakın geleceğin en popüler mesleklerinden biri olmaya adaydır. Ancak Türkiye de henüz hiçbir üniversitede mevcut olmamakla birlikte Malzeme, Metalürji, Fizik, Biyoteknoloji ve Kimya Mühendisliklerinde okuyanlar, öğrenci değişim programları vasıtasıyla yabancı üniversitelerin Nanoteknoloji Mühendisliği bölümlerine geçebilirler.
Araştırmanın devamını burayı tıklayarak okuyabilirsiniz.